Tarih boyunca uygarlık, bilim, kültür, ve sanat alanlarında her zaman önemli rol oynayan Efes, antik dünyanın en önemli merkezlerinden biriydi. Doğu ve batı arasında geçiş kapısı durumunda olan Efes aynı zamanda çok önemli bir liman kentiydi. Dönemin politik ve ticaret merkezi olarak gelişti, Roma Döneminde Asya eyaletinin başkentliğini yaptı. Tarih öncesi dönemden başlayarak Helenistik, Roma, Doğu Roma, Beylikler ve Osmanlı dönemleri boyunca yaklaşık 9000 yıl kesintisiz yerleşim alanı olmuştur. Şuan Dünya Miras Alanı olan Efes; Çukuriçi Höyük, Ayasuluk Tepesi (Selçuk Kalesi, St. John Bazilikası, İsa Bey Hamamı, İsa Bey Camii, Artemision), Efes Antik Kenti ve Meryem Ana Evi olmak üzere dört bileşenden oluşmaktadır.
Helenistik ve Roma Dönemlerinin üstün kentleşme, mimari ve dini simgeleri barandıran Efes, farklı dönemlere ait en üstün mimari ve kent planlama örneklerine sahiptir. Bunlardan en önemlileri, Celsius Kütüphanesi, Yamaç Evler, Tiyatro, Artemision, Meryem Klisesidir. Anadolu’nun eski ana tanrıça (Kybele) geleneğine dayalı, dünyanın yedi harikasından biri sayılan Artemis Tapınağı’nın da Efes’te yer almış olması ise şehrin önemini artırır niteliktedir.
Kentte 100 yıldan uzun süredir devam eden arkeolojik kazılar hem Efes ve Anadolu tarihine ışık tutuluyor ve bilimsel sonuçlar elde ediliyor hem de bulunan tarihi eserler bulundukları alanda restore edilip korunuyorlar. Antik çağda en önemli uygarlık merkezlerinden biri olan Efes, bugün de yılda ortalama 1.5 milyon turistin ziyaret ettiği bir turizm merkezidir.